Psikiyatrik hastalığı
olanların bir çoğu tıbbi yardım almıyor. Ailesinden ve arkadaşlarından farklı
muamele görme, ayıplanma, küçük görülme endişeleri veya işlerini kaybetme
korkusu en büyük etkenlerden.
Bunun temel
nedeni toplumdaki peşin hükümler. Psikiyatri hastası tehlikelidir, sağı solu
belli olmaz, tedavi edilemez, iradesizliğinden dolayı hastadır istese iyileşir,
zayıftır gibi önyargılar çok sık görülüyor. Sonucunda da tedavi alan kişiler
çeşitli sıfatlarla damgalanıyor.
Toplumsal
önyargılar ve damgalamanın ucu ayrımcılığa çıkıyor. Yani bazı kişi ve gruplar,
psikiyatri hastalarını kimi hak ve menfaatlerden yoksun bırakıyor.
Örneğin
tedavi gören ve büyük ölçüde sağlığına kavuşan bir şizofreni hastası sözüm ona
güvenilmez olarak damgalandığı için iş bulmakta zorlanıyor. Daha trajiği psikiyatrik yakınması olanlar
damgalanmaktan korktuğu için tedavi merkezlerine başvurmuyorlar ve bu onların
durumunu daha da kötüleştiriyor.
Toplumsal
damgalanma çoğu kez hasta tarafından içselleştiriliyor da. Yani toplumun
“iyileşmez” gözüyle baktığı kişiler bir süre sonra bu hatalı yargıyı benimseyip
“ben iyileşmem” demeye başlıyor. Bu da tedavinin önündeki diğer büyük bir engel
oluyor.
Psikiyatrik Bozukluklara Yönelik Ön Yargılar Nereden
Besleniyor?
Damgalama genelde toplumdaki korkudan ve bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Bilgisizlik son yıllarda azalsa da devam ediyor. Örneğin şizofreninin bulaşıcı olduğunu, depresyonun cin çarpmasından kaynaklandığını düşünen pek çok insan var. Bu kültürel yanlış inançlar eğitimle azalır gibi görünüyor.
Ancak bilgisizliğin önündeki tek engel eğitim eksikliği değil. Medya, sinema, siyasetten sanata pek çok alandaki önemli figür cehaleti körüklüyor. Örneğin bir akıl hastası suç işlediğinde sanki bu hastalığı olan herkes riskliymiş gibi haber yapılıyor. Halbuki bilimsel çalışmalar bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Hollywood filmlerinde Joker gibi kötü karakterler sanki akıl hastalığı dolayısıyla kötü biri haline dönüşmüş olmuş gibi gösteriliyor. Siyasiler karşısındakini küçük düşürmek için psikiyatrik hastalık isimlerini kullanıyor.
Son olarak şunları söylemek istiyorum; her birey kendine özgüdür. Bir insan siyah , beyaz, hasta, sağlıklı, kadın, erkek, yaşlı, genç, akıllı, deli, iyi, kötü gibi her türlü sıfattan önce, hayatta varolagelmektedir. Sıfatlar sonradan toplum dinamikleriyle eklenirler. Bunlar pratik gibi gözükürler ama bazen de hayatın tadını çıkarmanın önünde engel olabilirler. Bir yaşam hasta-sağlıklı gibi kavramlara indirgenemez, kişi bundan daha derindir. İnsanlar bunun farkındalarsa yükleri bir nebze hafifler.